öncelikle sunum prompt ile mi yoksa ppt sunumumu olacak. ona göre teknik bilgi verebilirim. her ikisinde de sunumu a-z ezbere bilmeniz gerekmekte takılmamanız için. ppt sunumlarda konu özetleri genelde sayfa da verildiğinden konuyla ilgili ayrıntılı bilgi verme imkanınız olabilecektir. mikrofon önündense hareketli mikrofonla konuşmayı tercih etmeniz yararınızadır. bazı insanlar kendi seslerine yabancı olduğundan imkanınız olursa sunum yapacağınız yere daha önceden gidip birkaç kere mikrofonla prova yapmanızı öneririm ses tonunuzu ayarlayabilmeniz açısından.vurgular için önerim ise önemli sözcüklerden önce bir es vermeniz ya da daha yavaş senkronda fakat üstüne basa basa telaffuz etmenizdir.sonrasında salona bakaraz bir göz gezdirebilirsiniz de. dinlenmek istiyorsanız sohbet eder gibi konuşmalı ve vücut dili ön planda olan bir sunum yapmalısınız. bunun için size yararlı olabilecek stand up cılardır. nasıl durdukları nasıl konustukları birşeyi vurgulamak istediklerinde neler yaptıkları. birkaç video youtubetan izleyip analiz edebilirsiniz

durum çok ciddiyse, sizde çok takıyorsanız kursa gidin.

www.gokhanbayram.com.tr
www.siyasettehitabet.com

Her şey burada anlatıldığı gibi değildir. Bana hiç kimse Yargıtay'a direnme kararı verebilen hakim gösteremez(tek tük gösterirsiniz ancak). Burada Başkan dışında iki üyenin daha oyu var, hadi başkan tamam diğerleri niye olur vermiş? Bozmaya uyulmadan sonra hemen karar verileceği için duruşma günü yakın verilir. Hem vermeseler bile Allah aşkına durum mu değişecekti? Diğer iki üye tamam dedikten sonra başkan hayır dese farklı bir sonuç mu çıkacaktı?

Mahkemeyi savunduğumdan değil, bu kadar komplo ile hiçbir mahkeme uğraşmaz. Açık açık yaparlar. Daha bunun gibi neler olduğunu bilseniz anlattığınız olayın hiç de öyle olağanüstü bir şey olmadığını anlarsınız.

Cihan Kırmızıgül davasında ise dosyayı inceleyen herkese göre mahkeme %100 haklıydı. Medyada yansıtıldığı gibi sadece poşu takılması olayı değil olay.

cihan kırmızıgül davasında dosyayı kimler inceleyebilmiş de mahkemeyi %100 haklı bulmuş merak ettim şimdi.geçen sene bir gün adliyede işimi bitirdikten sonra, merak ettiğim için dosyayı incelemeye kalkmıştım, ama bakamadım dosyaya, izin vermediler.

valla geçenlerdede bu duyurunun aynısını gördüm, sen miydin bilmiyorum. niye taktın bu kadar bu kadına? :)

mikail bey;
Hocam kusura bakma hukukla ilişkini bilmiyorum ama yorumun çok boş. Yargıtay Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının inceledikleri dosyaların %80'i ilk derece mahkemelerinin kararlarda direnmesine ilişkin dosyalardır.

taipan dostum yanlış anlama da yorumun çok saçma. Verdigin ornek çok alakasız. Yargıtay hukuk ve ceza genel kurulundan başka direnme kararını inceleyen kurum mu var, hukuk bilgini nereden aldin? Ayrıca yüzde olarak değil sayı olarak belirt direnme kararini çünkü hemen hemen tek gorevi direnme kararını incelemek olan kurula 1 tane direnme kararı gelir ısinin %80 i olur.

ava mı cıkıcaksın bro?

erkek arkadaşımın yakın arkadaşının ailesi diasa işletiyor ve kızın biri büyük boy bi kavanoz nescafe çalmış. kameradan bulundu sonra.


kitapları bilemeyeceğim.

d&r kapılarında güvenlik okuyucular var. üründeki kilit çıkarılmadığında ötüyor hemen.

eğitim hakkı adı altında, kitap çalmak suç değilmiş diye bi' şey duymuştum ama doğru mu bilmiyorum.

normal hırsızlık (tck'ya bakabilirsin) olur bu. güvenlik kamerası yoksa imkansız gibidir tespiti. tabi eğer tanık yoksa.

bir coşkun sucuk, bir de honore de balzac'dan goriot baba'yı çalacaksın heralde. kamera yoksa çok zor.

b

uzun.

b) biraz uzun. ama sıkıntı yaratılıcak bir şey değildir bu. şahsen ben 1.84'üm no problemo..

edit: ben erkek olduğum için no problemo:)

bunu sorduğunuza göre boyunuz ya o civarda ya da daha kısa diye düşünüyorum. 1.70'lik ben olarak düşündüğümde c)aşırı uzunu seçiyor, beni dövebilecek kadınla beraber olmam diyorum..

ülkemizin boy artalaması 1.50iken uzun demek pek yeterli değil bence aşırı uzun

b buçuk.
ortalamaya göre birazdan fazla uzun ama aşırı da değil.

topukluyla 1.95 olabileceğini düşünerek aşırı uzun demek lazım

180 yazıyor: biraz uzunum ama aşırı bir yanım yok?

türk kadınları arasında aşırı uzun kalsam da fransızlar arasında çok normalim mesela.

aşırı uzun

b)biraz uzun.

b biraz uzun diyenler nerede yaşıyor acaba?

cevap c aşırı uzun tabii ki.

b)biraz uzun ama tivitirda gillerprensesi 1.80 boylarinda oldugu icin dalga gecmislerdi meselaaa, bu da böyle bir ornek. Bilemiycem

b

turkiye'ye gore cok asiri uzun

bu sorunun sorulmasına sebep olan müthiş diyaloglar:

"1.80 uzun bi boy değil ki bence. orta boyluyum"

"asdfgdfsd iyi de kız erkek diye bir ayrım yok ki. hayatımda hiç öyle bi ayrıma maruz kalmadım. boy standart bişeydir cinsiyete göre değişmez"

b

aşırı uzun dediğin brienne gibi olur.

c

d: deve.

c

türkiyedeyiz beyler, aşırı uzun.

aşırı uzun. şimdi hafif topuklu giymiş ince belli zarif bi kızı taktın diyelim koluna manken gibi. nası hissedersin? yani ben 1.82 boyundayım ama omuzlar geniş, bacaklar kalın falan. onun yanında kendimi kenan doğulu gibi hissederim. ki 1.82 düşün yani. türkiye ortalamasının 5-10 santim üstü.

aşırı uzun, hele bir de türkse muhtemelen koca popo ve patlıcan kol faktörü vardır ve buna biz halk arasında izbandut diyoruz.

c

ortalamayı 150-155 olarak görürsek. bencede aşırı uzun.

Hala orta boylu oldugunu iddia ediyor. 1.90'lik adamin yaninda pigme gibi kaliyormus. Neyse ben sikildim :))

Bir şey olmaz devam et..

böyle söylenmesinin nedeni balığın tazeliğinden emin olunamadığı içindir.doğru değil şöyle düşün balık mezeyle harika gider ve meze olarak haydari ya da beyaz peynir servis edilir.

hohho... 4 saat içinde yediğin şey öğütülüp barsaklarda süzülüyor. ye iç sorun olmaz. balık ve yoğurt tazeyse birlikte bile yenir, böyle yemekler var hatta.

www.e-tarifler.com

www.yemektarifleribul.com

lezzetler.com

(bkz: yoğurtlu balık körisi)

(bkz: sütlü balık)

(bkz: balık ve süt ürünü tüketmenin zehirleyici etkisi)

balık taze ise sorun yok.

kim cikartiyor bu hurafeleri?

10 yıldır hiçbirşey olmadı bana, üstelik ertesi gün değil aynı gün yiyorum ben. bunlar bitakım uydurmalar

bardak ta meyve dilimlisi 6 tl ye yedim geçen. pahalı biraz.

satış yaptığı sürece iyi kârlı iş valla aga.

Kısır şelalesi işine başlıyorum ben de,gideri var.

çiğ köfte şelalesi yap

@wast katılıyorum... ama işlek yeri nasıl bulucaksın bulsan parası sorun

sanki paran var da, soruyosun o yüzden ciddi olmadım. gel gir ayda 10bin kazanıyorum.

Dindar değilim, ateist de değilim, varlıklı da değilim. Yanlış gelmiş sana.

Televizyon, filmler, diziler bu önyargıyı oluşturdu.

tam öyle değil. ama yoksul kesimlerin daha dindar olduğu bi gerçek. bi başka gerçekse günümüz zenginlerinin dindar olduğu.

benim tanıdığım ateist ve dindar olmayan insanlar (ben de ateistim) orta sınıf denen kesimden daha çok.

Soyle bir mantik yurutebiliriz;

Varlikli insanlar, yoksul insanlara gore daha fazla egitim gorur ortalama olarak (universite filan). Yani bilimi ogrenmis olurlar. Bilimi kesfettikce de dinden uzaklasirlar, dinsiz olurlar. Bu ateistler icin gecerli.

Bir dine inanan ancak pek dindar olmayanlar icinse; varlikli insanlarin hayatta daha cok seyden keyif alma opsiyonlari oluyor, ve bunlarin keyfini surdugu icin olumden sonrasi icin umut beslemeye daha az ihtiyaci oluyor, inancli olsalar da pek umursamiyor ve yapabildikleri bu seyleri yapiyorlar. (Orn. yoksul insanlara yardim etmektense luks bir hayat yasamak)

Edit: Yani "ateist olan zengin oluyor" degil, "zengin olanlarin ateist olma ihtimali artiyor" demeliyiz.

yanlış bugünün türkiyesinde en zenginler en dindarlardır. özel üniversitelerdeki türbanlıların iki dakika arasına girdiğin zaman bahsettikleri şeyleri algılarıma sığdıramıyorum amk. beyaz'ın biz işçi çocuklarıyız bizim büyük algımız küçük dediği bir videosu vardı. harbiden bak. adam kızına ev almış dayamış döşemiş vs. bunlardan bahsediyorlar kız daha yeni reşit olmuşken. bende çektiğimiz krediyi düşünüyorum annemle babamın 40 sene biriktirdiği bile bir ev almaya yetmemiş.
olm çok zenginler çok.

günümüzün zenginleri çok dindar değil, çok dinci.

inançlı olan çook zenginlerde var. Kızları görmüyor musunuz bir dünya para harcayıp marka giyiniyorlar,eşarpları bile çok para. Tesettür kıyafet satan mağazalarda çok pahalı.

eşarpları çok pahalı olunca dindar mı olunuyor?(git: )

Ateistim, öyle bir şey yok. Daha bugün Mal beyanında bulundum, belgede bir ismim var bir kimlik numaram bir de imzam. Bu kadar yani. Bir de hayvanların yazılacağı yere yazılacak bir de kedim var ama bir şey olur da almaya kalkarlarsa diye onu yazmadım. Bu kadar.

ataist derken? Atatürk karşıtı mı?
banada tam tersi gibi geliyor hayatımda hiç kapitalist sisteme karşı duran bir dinci/muhafazakar görmedim? Sen gördün mü? Genelde dindarlığı parayı elde etmek için kullanıyorlar.

Ayrıca şunuda söylemeliyim porsche'a binen kapalı kadın sayısında büyük bir artış var %234,59 oranında

etrafımdan gördüğüm kadarıyla bilgisayar programcılığı.
ancak ben lisede sayısalcı olsaydım bile endüstri ürünleri tasarımı bölümünü seçerdim, kendisi sayısalda olmasına en çok üzüldüğüm bölümdür.

bence en iyisi işlek bir cafenin patronu olmak. her sabah gazete, laptobunu alıp cafeye gideceksin. sınırsız menüden istediğini seçip personel, müşteri, işler vs..nasıl gidiyor diye gözlemliyeceksin. garsonluk yaparken en büyük hayalimdi. gerçi hala öyle.

home office çaycı.

rahatlık ve kazanç oranı açısından öğretmenlik. illa maddi tatmin ama kısmi düzensiz iş hayatı falansa bilgisayarlı işler, grafik, tasarım falan galiba. plaza mühendisliği de fena olmayabilir yönetici değilsen.

ama gönlüm pilotluktan yana. pilotluk iyi gibi.

erkekler için doktorluk. kadınlar için resim öğretmenliği.

kazanç, çalışma yoğunluğu, öncesinde harcanan emek bakımından öğretmenlik gibi duruyor.

aylak olmak en iyisi be (bkz: aylak adam )

çiğ köfteci

(biri diyecekti, ben olayım dedim)

eczacılık, çünkü bakkal gibi başında durmana gerek yok, temiz ve güzel parası var, kendine ailene zaman ayırabilirsin maddiyat sıkıntın olmaz (ortalama bir mevkide eczanen olsa, güzel bir mevkide olursa zilyoner olursun)

yüzme kursu hocalığı, tercümanlık olabilir.

bi de müdürlük hacı. herhangi bi yerin müdürüysen iyisin.

toplayıcı-avcı. o olmazsa uzun yol korsanı.

Tekell bayii

insanın üstüne yakışanı giymesidir.

hobin olan bi iş bulup o iş üzerine kendi işini kurmak. cafe, restaurant açmak, takı tasarım vs tarzı hobi kursu açmak, kitapçı ya da sahaf açmak gibi.

mimarlik

domuz etine gelene kadar kanserojen etkisi olan, sagliksiz ne kadar katki maddesi yiyorsun farkinda bile degilsindir (ben de degilim aslinda). domuz eti hakkinda cekinmen gereken tek sey asiri yagli olmasi. gun icerisinde belirli bir orandan doymus ve doymamis yag gereksinimi var vucudun. doymus yaglari sadece domuz etinden aliyorsan problem yok.

diger bir durum domuzlarin sindirim sistemi diger buyuk/kucuk baslara oranla daha zayif ve gelismemis. domuz eti toksik maddeler iceriyor diye okumustum bir zamanlar ama eger domuz etini gelismis ulkenin birinde tuketiyorsan, pek kafana takmamalisin. o da kontrol/gozlem altindadir.

genel olarak kirmizi ette ozellikle belirli bir yastan sonra zararli zaten.
articles.latimes.com
www.cnn.com

afiyet olsun

not: domuz etinden nefret ederim.

yok. zarardan anladığın nedir bilmiyorum tabii. ama ortalama bir et ürününden alabileceğin zarardan fazla olmadığını söyleyebilirim. mesela ben akşam tavuk yedim. şu an mide yanmasından uyuyamıyorum. domuz yesem muhtemelen uyuyor olurdum. bu da zarar bi çeşit.. saat kaç oldu..

iki dilim jambon yeyip "hani ben ölmedim, mehmet demek ki sen bilimsel konuşmuyorsun" demek de bilimsel değil.

domuzun, sindirim sistemi ve beslenmesi (ineğe göre) daha haşin, üremesi ve büyümesi (yine ineğe göre) daha hoyrat olduğu için etini tüketirken daha fazla "serbest radikal" alacağımız kesindir.

ayrıca domuz yağı dediğimiz yağın, doymuş-doymamış yağ oranı, normal inek etindeki orana göre daha sağlıksızdır.

bir kere inek jambon da yesen, salam jambon gibi ürünler yapılırken kullanılan katkı maddeleri ve nitratlar nedeniyle sağlıksız, sucuk biraz daha iyi bunlardan pastırma en iyisi.
domuz etine gelince,
weston a price'cılar
domuz iç yağı en büyük d vitamini kaynağıdır istediğiniz kadar tüketebilirsiniz diyorlar. domuz eti için de dana ve koyun tercih edin özellikle de bir sağlık sorununuz varsa domuz eti yemeyin diyorlar. Ama neden yemeyin kısmını pek açıklamamışlar.

Ben ortaokulda fen bilgisi dersinde domuz etinde tenyalar olduğunu ve bu tenyaların et ne kadar pişse de gitmediğini okumuştum hatta adamın tekinin youtube'ta videosu vardı, etin üzerine kola döküyordu içinden kurtlar çıkıyordu korku filmi gibi, gerçi bu etin ham haliyle yapılmış bir deney ama; www.youtube.com

Daha önce çokça tükettiğim etlerdendir. Bir sakıncası olduğunu tecrübe etmedim. Günümüz koşullarında sağlıklı üretim yapan fabrikalar var. Tıpkı dana ve tavuk eti üreten yerler gibi. Hayvan dogal ortamında bulunmadan tamamen yapay yemlerle gereklı boy kılo yaş sınırına geldıgınde kesımı yapılıp el degmeden paketlenıp tuketılebılecek urun halıne gelıyor. Bunların diğer et ürünlerinden bir farkı yok. Kaldı ki piyasada yediğimiz çoğu et ürünü elde edilen hayvanlar suni yemlerle besleniyor öyle ki ucuz etlerin hazırlandığı fabrikalardaki yemler de kalitesiz ve ucuz oluyor. Ucuz yem de kimyasal katkısı fazla anlamına geliyor.
Günümüzde Türkiye'de sağlık bakanlığı çoğu ülke eşbakanlıklarından daha fazla kontrol uyguluyor. buna rağmen ithal domuz eti satışı yapan köklü firmalar var. En ufak bir sakınca ya da zarar tespit edilse Türkiye'de satışına izin verilmezdi zaten. Türkiye'de zaten bir ön yargı ve dinsel peşin hüküm varken bu firmalar 30-40 yıldır bu işi yapıyor olamazdı.
Örn: www.porkynet.com

uzun vadede kolestrol falan yapabilir, sandviçten çok bir şey olacağını sanmıyorum. Hani her gün pork chops yesen iş kötüydü ama..

cig olmadigi surece guvenle tuketebilirsin. yuksek yag orani sebebiyle biraz dikkat edeceksin.
fakat subway tarzi yerler anormal derecede tuz ekliyor. o yagdan da tehlikeli.

eklemek istediğim bir şey var.

house'ta kadın domuz yediği için ölümden dönmüyordu.
domuz etini iyi pişirmediği için yüzde 1 ihtimalden kaynaklanan bir şey nedeniyle hastalanıyordu ve bahsi geçen kurtlar beynine ulaştığı için hastalanıyordu kadın.
tedavisi de 1 hapla bitiyordu.
(1. sezon, 1. bölüm)

bunun dışında tavuk etini de çok iyi pişirmek gerekir mesela.
iyi piştiği sürece hiçbir zarar vermeyen, sadece yağlı olmasından kaynaklanan kişisel sorunlar yaratabilen (kolesterol gibi), son derece lezzetli bir ettir.

insanların sığır eti yerine bazen tercih etmelerinin nedeni de lezzeti olabilir diye düşünüyorum.

valla detaylı bilmiyorum ama, çok kötü kokuyor be abi. yani burnunu tahriş etmesinden başka zararı var mı bilmiyorum :) sadece sindirimi çok zor diye duymuştum. tabi bu dini açıdan yasak olduğu için bizimkilerin kötüleme çabalarından da olabilir.

yaban domuzu eti yenmez tenya ve kurt doludur hatta cinli bir kizin beyni kurtlanmistir bu yuzden oldu. ama sanirim kultur domuzlari ozel yetisiyordur.

oha tırstım. avea müşteri hizmetlerini arayıp sorsan?

online işlemlerden dökümlere bakabiliyorsun galiba

:O
bence operatörü aramadan bekleyin, olaylar böyle devam etsin sonra hepsini toplayıp korku filmi senaryosu olarak satarsınız

bence çok eğlenceli, keşke benim hattımda sizin hattınız kadar zıpır olsa.

Bugun birisi avea'nın numarasını başkasına sattığını yazmıştı. Garip olaylar

pek yalnız dolaşmayın. korku filmi gibiyse yalnız ölmeyin.

1-ilk olayla ilgili yönlendirme var mı? telefonları değiştirip (farklı model bir telefon) bir süre öyle takılın.

örnek hikaye:komşumda ben de aynı telefonun aynı modelini kullanıyorduk arada onun sesi bana geliyordu falan.

2-yedek sim denen olay var simleri değiştirebilirsiniz. yönlendirme vs operatör kaynaklı olabilir ona bakabilirsiniz.

3-2. olay dediğiniz mesajlar hala sizde mi? gönderilemiyor diye ard arda tıklamış ancak telefonunuz işlemleri anca yoluna koyuyor olabilir. bir ara esaj kutum doldu silmedim yeni mesajlar birikmiş birikmiş 300 kadar mesaj sildikten sonra 4 ay arayla geldi. benim gönderdiklerimde de öyle aylarca gecikmeli gitti.
türkcelldim o zamanlar

4-müşteri hizmetlerine elde telefonlarla gidin. cidden. yönlendirme şu bu artık sık rastlanan bir şey. hele akıllı telefonlarda bu tarz işlemler olabiliyor rahatça.

dipnot:vipermış textfreemiş ıvır zıvırmış onlara üye misiniz? numaranızı verdiniz mi? benim telefonu sallayıp biri üyelik almış diye az rahatsız olmamıştım geçen günlerde.

ati alan uskudari gecti zaten. gunaydin arkadasim

bence sadece şu yönden benzeşiyorlar. özellikle muhafazakar kesim araplar gibi aşırı para düşkünü, nedenini anlayamıyorum. sisteme karşı gelen muhafazakar görmek çok zor/ya da paraya çok önem vermeyen. araplarda böyle (abd güdümlü oldukları için tabiki) :)

bir taraf diyor irana dönüyoruz yobazlaşıyoruz diğer taraf diyor batılılaşıyoruz kafirleşiyoruz.
işte bütün mesele bu

@tdl çok uzun zamandır farkındayım ve inanılmaz rahatsız oluyorum bu durumdan. Duyuru sakinlerinin de fikirlerini merak ettim.

arap filmlerinde gördüğümüz göbekli zengin bıyıklı abiler var ya hani, aynısını yaşadım bugün. sponsorluk görüşmesi için cemaate baya yakın bir yere gittik, adama dedik ki "ücretin hepsini karşılarsanız sizin adınız yazacak. ama karşılayamayız, şu kadarını verebiliriz diyorsanız da olur birden fazla sponsor sıkıntı yaratmaz bizim için." ve cevap, "şimdi gençler eğer iki sponsor olursa, adımızın yarısını mı yazıyorsunuz ?" ilk başta gayet ciddi sorması, cümlenin sonunda yarılması ve kankalarının da destek çıkması falan bilmiyorum tam o sahne canlandı kafamda.

Şu sorudaki arapları alıp yerine kürtleri koysan olay olur lan.

Ben direkt benziyorum, kapkarayım.

Çok rahatsızım.

pi nin yaşamını mı izledin :)

hayırdır inşallah.

Rüyada okyanus Freudçu anlayışa göre anne ile cinsel ilişki kurma anlamına gelir. (Fromm, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri 2.)

Oyuncak ayı ve köpekbalığının savaşması ise, Oedipus kompleksiyle alakalıdır, oyuncak ayının -yani çocuğun- köpekbalığıyla -babayla- anne için savaşmasının sonucu bellidir ama çocuk yenileceğini bile bile savaşır.

Psikoloji öğrencisi bildirdi.

Freud herşeyi cinselliğe bağladığı için tabiki böyle bir sonuç ortaya çıkıyor. ama bence rüyalara dini açıdan bakılmalı :)

Girişte verilen haritada türlerine göre sıralanıyor aktiviteler. Her parkta aynı şey olmadığından isim vermek zor ancak haritada görürsün rahatlıkla.

space mountain, aerosmith hatta bütün roller coasterlar eğlenceli bence.
düşmeli falan da twiligtzone otel asansörü temalı bi mevzu vardı da zaten gidince 10 dakikada etrafa bi göz atıp anlayabilirsin koca adama uygunluğunu.
sırada beklemiyosun zaten ilgini çekenlerden randevu alıyosun, belirtilen saatte orda oluyosun falan.

edit: cakabo haklı disney var, disney var. benim cevabım hayli parizyendir.

paris içinse bu soru Asterix diyorum. biz disneylandda karar kılmıştık o kadar cesur diiliz diye ama...

roller coaster'ların hepsi zaten koca koca adamlar için, hepsinde adrenalin yüksek/korkunç.

gidip orada karar verme gibi bir durum szö konusu değil ama, türkiyedeyken herşeyi ayarlamış olmam lazım

international.disneylandparis.com

Buradan herşeyi inceleyebilirsin.
Bir de tik atarsan tam süper olacak.

-Yurtdışı deneyimi, pratik var diyosan en rahat yapacağın bölüm Speaking olur. ama sınav yapısını öğrenmen ve girmeden deneme yapman lazım. 15 saniye düşünüp 45 saniyede derdini anlatmak anadilinde bile zor çünkü.
- Writing'te de yazman gereken formatı öğrenmeli ve yine 20 dk gibi bi sürede yazabilmek için daha önce deneme yapman lazım.
- Reading'te çok hızlı okuyup anlama becerisi gerekli. en azından soruları yetiştirebilmen için.
- Listening'te ise dikkatin dağılmadan hiçbir noktayı atlamadan bütün diyalogları, dersleri dinlemen gerekiyor. Konuşulanı anlıyorum diyosan bu dikkat testi gibi bir şey olur.

İstenen puanı diyeydin iyiydi. Ancak ÜDS'den 70 alamıyorum diyosan, burdan 70 alman çok daha zor ben uyarıyım.

1 aylık bu alana yönelik kurs al, sana sınav mantığını öğretiyorlar. soru tarzlarını görmüş olursun.

TOEFL kuzey amerikadaki akademik ortamdaki ingilizce seviyeni olcer yani akademik bir sinavdir. pratikle pek alakasi yok speakingde karincalarin besin cesitlerinden dinazorlari dunyanin jeolojik zamanlarina kadar garip seyler cikiyor genel kultur muhim.

UDS den 70 aldiysan zirlanabiulirsin cunku akademik bir sinavdir ne kadar dandik de olsa

O zaman 185 dölear ödemeden evvel biraz çalışayım ben.

yok.

bim olmayan yer mi var :)

bim yok, ama diasa ve şok var. iyidir. ama hayvan gibi yokuş. 3 yıl boyunca sahilden 5.70 tl taksiye verdim.

abbasağada 3 yıl yaşadım. tertemizdr. kapkaççı filan da yoktur.

orda cihan pastanesi var. sabahları süperdir. köşede de yılmaz tekel bayii var. o adamla iyi geçin. sigarayı bıraktıracak sana.

ulaşım için her yerden barbaros. dönüşte yıldız'da in. yokuş çıkıp inmemiş olursun.

kollu battaniye hem işe yarar hem de sevgililer genelde üşüyen insanlardır :)

kıza mı erkeğe mi? yaş? şehir?

yapboz al, yapınca fotoğrafınız çıkanlardan. çok çok ilginç

Baktikca seni hatirlayacagi bir sey olsun. Askiniz daim olsun.

ilizyonist filminde görünrn kolyeden üretiyorum isteyen olursa 10 gün içinde eline ulaşır .)

yazı yaz.

al kalemi eline.

kıza. yaşı 17 ama 25 yaşındaki kızdan daha olgunç. şehir bursa. y

yapbozu nerden alabilirim ? kollu bataniye yi nerden bulabilirim

bunlardanistiyorum.com

padişah değil o barack obama, bir daha aratın aynı şeyleri yazarak google'a.

yok padişah portresi gibi. onu biliyorum.

25.media.tumblr.com

Hundertwasser evi'ni görmediyseniz gidin görün.

gizli kalmış değil ama museumqarter'ı çok sevmiştim. 2 kez gitmişsen mutlaka uğramışsındır sende zaten.

helal olsun diyorum

(bkz: inek)

çoğunluğu yalakadır

hakkıyla aldıysa aferin derim benim dönemimde mezun olduysa beni geçen g.t buymuş derim.

benimki 3.98 :(

diyorum.

sosyal bilimler, iletişim bilimleri gibi fakültelerde okuyorsa inek olmasına gerek yoktur. orta seviyenin üstü derecede kitap okuyorsa yani genel kültür seviyesi yüksekse 4 getirmesi kolaydır. bu tarz fakültelerin hepsinde genelde psikoloji,siyaset,sosyoloji,felsefe gibi dersler hangi bölüm olursa olsun bulunur. teknik ve uzmanlık dersi çok yoktur diğerlerine göre. ve ders içerikleri gündelik hayatta çok fazla karşılaştığınız şeylerdir(tabi gündemi takip ediyorsa). ama diğer bölümler için harbiden kasmıştır, tebrik etmekten başka birşey söylenemez sanırım.

4.00 yapanlar inek değil zekidir...hiçbir zaman inekler birinci yada derecede olamazlar... inekliğin yanında zekilik şarttır.

iyi not almanın bir yolunu bulmuşlardır.Knedilerine has bir ders çalışma sitilini oturtup disiplinle çalışırlar.Bu aslında hem iyi bir şey, hem de kötü.Kötü olmasının sebebi, bu kişiler olaylara farklı bakış açısı geliştiremezler. Genelde akademisyen olurlar.Daha düşük not alanlarınsa daha büyük işler yaptıklarına da şahit oluruz.

sırf ineklemeyle olmaz o iş. hocaların kıçından ayrılmican. kralcı olucan, bi taraftan da ineklicen. sonra gelsin 4.00. ben hoca kıçı öpmediğimden 3.50'de kaldım panpa.

okuluna ve hocasina gore degisir. hocalar iyiyse zaten yalakalikla birsey alamazsin. ama turk tipi akademisyense genelde yalakalar 4.0 ceker cunku hoca her sene ayni seyleri sorar ve bu elemanalar yavsayip sinav sorularini isterler.

bizde bazi hocalar adam gore not verirdi ne kadar calisirsan calis kendi yazdigi cevap anahtarini ogrenci kaadi sanip 60 veren tipse yalakalik gerek

beni ikiye katlamış. iki kere helal olsun diyorum.

yalakalıkla 3 3,5 yapabilirsiniz ama 4 yapamazsınız. 4 yapacak adam yalakalık yapmaz, büyük ihtimalle genius falandır.

not: bu yazdıklarım mühendislik, fen bilimleri içindir. sosyal bilimleri bilmiyorum.

çok büyütülecek bir şey değil. düzenli çalışma yeterli. yüksek ortalamalılar genelde iş hayatında yüksek egolarından dolayı başarısız bile olabiliyorlar hatta.

en fazla ısı algılama aygıtı olabilir. kamera yada kartonpiyer süs de uzak ihtimal.

duy

dect telefonlar için baz istasyonu

dect değilse de benzer dahili kullanımlar için kullanılan bir baz istasyonu.

yuksek ihtimalle wireless anten

paris tabiki. zaten parayı ulusal ajans veriyor bir miktar, 200 euro falanda sen koyarsın aylık halledersin. hazır paranın bir kısmı veriliyorken 4,5 ay paris'de kal bence. bu polonyaya falan gidenleri hiç anlamıyorum o parayı arttırıp biriktirmek için mi gidiyorlar. hazır para geliyorken en pahalı şehirlerde yapmak lazım londra,paris,barcelona,milano gibi

erasmustan beklentin nedir biraz da o var. ben olsam lyon yazardım. ne zaman istesen 2 saatte paris e gidebilirsin. tgv asrın buluşu. erken bilette acayip indirimler var. paris mi lyon mu sorusuna aynı cevabı verecek insanlar bulabilirim sana. ben lyonda kaldım bu cevabı veriyorum, onlar pariste kalmalarına rağmen bu cevabı verecekler. paris insanı yoruyor ayrıca dediğin gibi pahalı. parisin elitinde olmayacaksan sürünerek pek tadı çıkmaz açıkçası.

Barcelona - diğer ispanyol şehri - paris - lyon derim ben. Nedenleri: tanıdığım ispanya'nın köyüne giden insanlar bile çok eğlendi cidden, Paris ise zaten belli. Umarım barcelona olur.

1- barcelona 2- lyon 3- lleida 4- paris

ne icin gitmek istedigine gore degisir ama bence barcelona-lyon-paris lleida. buyuk sehirler arasindan barselona, kucuk (gorece) sehirler arasindan lyon. lleida da hic bir sey yok. dag basi gibi bi yer ama erasmusu bolsa zaten erasmus hayati her yerde ayni. katalunya'da itina ile katalanca konusulur, ispanyolca derdin anlatilir etrafindaki katalanlara. o yuzden sirf ispanyolca ile katalanlarla kaynasmak zor bir olay.

kisaca paran coksa paris, barselona.
paran azsa lleida, lyon, barselona, paris
gezmek icin lyon, barselona, paris, lleida
ortam barselona lyon paris
farkli bi sey olsun diyorsan lyon, lleida

gibi gibi.

80 ihtilalinden sonra da ışıkların yakılması zorunluymuş.. neye istinaden size yasak olduğunu söylemiş bilmiyorum?

ışıkların yakılması zorunlu diye biliyorum ben servis içerisindeki. polisin servisin içindekileri görmesi gerekiyor sanırım o yüzden. bizimkiside hiç kapatmaz mesela yasak olduğunu daha once bu yüzden ceza yediğini söylemişti.

yasak değil ancak hava karardıktan sonra iç aydınlatma açıksa sürücününün görüş mesafesi biraz daha azalabiliyor. bundan dolayı söylemiş olabilir.

servisteki personelden birisine de gıcık olabilir. daha önce benim başıma gelmişti. servis şöförleri biraz ihtiraslı tipler oluyor genelde.

aç de açmazsa, şikayet et, çaktırmadan ara servisteyken ışıkları yakmıyor de

yasak değil. sadece neon lamba, xenon lamba gibi yüksek parlaklıkta ve aracın içini pavyona çeviren türdeki ışıklar yasak.
Standart lambalar serbesttir.

Ülkece çok hassasız her şeye. Fazla abartıldığını düşünüyorum. Ne zamandır var Zaytung, 2 tane çok güldürmediği düşünülen şey yapsa ne olur ki?

down sendromlu haberi benimde hoşuma gitmedi, siteyle alakam uzun zamandır facebooktaki paylaşım yapılan haberleri görmekten ileri gitmiyor, her haberi komik değil zaten.

m.ali birand için yapılanı okudum şimdi bence çok çok ağır birşey dememişki, hassas davranmaya çalışmışlar

alıyorlar. uçağa da alırlar, bagaja da.

yurtdışında da alıyorlardı 2 sene evvel.

alırlar ama yolculara dağıtırsan

alıyorlar en azından kuzenim antep'ten getirebiliyordu bize

geçen sene antepe giderken böyle bir olaya tanık oldum. şerbetinin şeker oranı düşük çıktığı için almadılar. antepe girmesi yasakmış. şehirden şehre değişir ama.

baklavanin durumuna bagli, antep'e girerken baklava'yi actirip bakiyorlar. Eger oradaki butun gorevliler guzel derse ucaga sokabiliyorsun. O yuzden 1 kilo baklavanin yaninda bir de tadimlik 3-5 tane olsun yaninda.

alırlar ama pilota ikram edersen

tamam 6 kilo da uçakdakiler için alıcam.

persler dışında bi alternatif yok mu

türkler

frankların herbaldier yok. pikeman var. uzayan oyunlarda altın bitip iş ekmekçi asker basmaya gelince franklar zora girer. adamların paladinleri sağlam ama altın bitince forsları biter. insana karşı oynarsan gereğinden fazla kale görürsün, yıktığın kaleyi hemen tekrar diker, 488 stone kaleleri. topçu olan millet seç hızlı ve hareketli oyunu sevenlerdensen. ya da japon seç, trabuchetleri hızlı kapanır açılır. frank topçusundan, paladininden kaçırman kolay olur. japonların uniqe askerleri de işe yarar.
zaten rakip frank kaleden çıkan asker basarsa skirmisherle yersin güzel güzel. kaleden çıkanları dert etme. bol ekmekçi bas.
frankların bi de otomatik farm upgradei var. ama oyunu fazla etkilemez, karşıdaki erken rush çalışmıyorsa.
ekleme: filin olayı yok, beş papaz 15 filini anında sıfıra indirir. hele kaleye falan saldırttıysan.

''40 dakika saldırmaca yok hocu'' mantığıyla, bir başka deyişle internet kafeci kafasıyla oynamıyorsanız oyundaki en iyi ırklar Hun ve Mongol'dur. Ciddi maçlarda bundan başka ırk alınmaz. (bazen Aztec alınabiliyor, deathmatch'te de takımdaki 2 kişiden biri Goth alır genelde)

Kafeci kafasındaysanız Frank'in karşısında durabilecek çok fazla ırk yok. Byzantine, Goth ve Chinese (scorpion bonuslarından dolayı) benim seçeceğim ırklar olurdu.

Eğer Post-İmperial Age oynamıyorsanız İspanyolları al tabi. Frenklerin Paladinlerine karşı bir Halbardier ordusu çıkarırsın ardından paladinleri salarsın. Tabii orduları oluşturduktan sonra bu oyunda satranç gibi. Karşının hamlelerine göre davranırsın.

biçok ırk işini görür. frank'in asıl olayı üstün beygirleri. pala'ları zaten halba spamiyle kesersin. onun dışında pek bi olayları yok. unique unite'leri de aman aman etkili değil. halba'ları olmadığı için atlı her ırk işini görür.
pers'le de bizans'la da rahat alırsın. yani özetle sende helberdier ve paladin olması gayetle işi bitirir.
ucuza kale yapmaları falan çok da önemli değil. kale dediğin çok da bi sikime yaramıyor imp çağında. tarla bonusları da imp çağda önemsizleşiyor.

bunları tabi imp çağına kadar oynadığınızı düşünerek söyledim. castle'da ya da feodal'de kazanacak tarafın belli olduğu oyunlar oynuyorsanız; mongol, hun, kore gibi ırklar seçilebilir.

1v1 oynamıyorsanız işler değişiri ama çok değişken olduğundan burdan yorum yapamayız.

tabii ki başarırsın. Bir kere hayal kırıklığına uğradın diye bitti diyemezsin her şeye. Daha çooooookk fırsatlar, olaylar, olgular kısaca her bir şey çıkacak karşına.

Bas istifayı, rahat et.

istifa etmediğin her gün zararına bence. tabi bu benim bakış açım, garantici bi insansan hiç makul değil.

düzen böyle ne iş yaparsan yap bir zamandan sonra rutine girecek ve sıkılacaksın. şu an aldığın ücreti sonra da rahatlıkla alabileceğine inanıyorsan istifa et. hayatına yön verirken kimseyi umursama.

en azından sen iyi bir okuldan mezun oldun ve iyi bir kurumda çalışıyorsun.
kötü okuldan mezun oldum iyi bir kuruma yaklaşamıyorum bile

başkasını şok etmek için uğraşma, kendin için iyi olacağını düşünündüğün şeyi yap. kendine dön.

istifa edince tek güvencen o paraysa başka iş bulup geçimini sağlayamayacaksan istifa etme. çok özel değilse bölüm/ meslek neydi bu arada?

@bayankus, tek hedef o degil. girdigimden beri sevmedim yeri belki de bu vesile olcak ustumdeki korkaklıgı atmaya.

@secilmiş uye, işte hayatta herseyin bir bedeli var ne diyebilirim ki. bunun bedeli senelerce zor okullarda dirsek curutmek, sonra işte hergun surunerek uyumadan gitmek falan. ben koydeki bos adama ozenirim, sen bana. herşeyin bi diyeti var. inşallah senin de istedigin gibi olur her sey.

@nedensizce, valla baska guvencem yok. ailemin durumu iyi degil. bi o para. hemen işe girmek istemiyorum. yetmez mi dersin?

özel sektörde bence tek bir iş yerinde kalınmaz zaten. belli bir yaşa kadar; kendini geliştiremediğin yeni bir şeyler öğrenemedini farkettiğin an yeni iş arayabilirsin. hem maaşın da artar geçişlerde. tabi iş bulmadan istifa etme. iş işteyken bulunur ;)

seni kısmen deneme süresine almışlar
ilk 6 ay ve 1 yıl iş vermezler, senin güvenini test ederler
sonra iş almaya başlarsın..

senin geçtiğin yoldan bende geçtim, ama bu kadar uzun değildi

o zaman hiç durma.

müdürlerin yaptığı iş de amelilikse sence bırak derim. ama ileride kendine o pozisyonlarda görebiliyorsan kalmaya değebilir. heryerde amelilik yaptırıyorlar sonuçta iyi kötü başlangıçta.

bi sonraki çalışacağın işte daha düşük maaş alıp ve ne yaptım ben demiceksen gönül rahatlığıyla istifa edebilirsin.

iki çocuk yuzunden okul değiştirilmez ki, ya annesi adam etsin onları ya da öğretmenleri. hatta öğretmenn ilgilenmesi gerekn bi konu bu

öğretmen hatası. o öğretmen 7 yaşındaki 2 tane velete laf geçiremiyorsa eğer ben o öğretmene öyle bir geçirirdim ki bak nasıl yola getiriyor o zaman çocukları. onun görmediği sırada sıkıştırıyorlarmış ne demek lan? çocuk bu adı üstünde, gözünü korkuttun mu yapmaz bir daha. çeksin köşeye ceza verir gibi konuşsun, sonra yapmazlar bir daha. lan ben ilkokul öğretmenimizin bizim iyiliğimiz için bazen kızdığı anları hatırlıyorum da, kadını ikinci annemiz gibi severdik, en ufak tokat bile yemedik ondan ama bir şeyi yasakladı mı bir daha yapmaya kimsenin götü yemezdi.

öğretmenin, müdürün burnundan getirin bu olayı. olay çıkarın, tartışın, ortalığı ayağa kaldırın. yoksa hiçbir çözüm bulamazsınız. gözünü çocuğun üzerinden ayıramaz öğretmenler bu durumda.

aslında en güzeli şunlardan birinin canını bi acıtıp dayağını son kez yesin, bir daha kimse bulaşmaz. bunun daha lisesi falan var, devamlı öğretmenle, veliyle falan görüşemezsin ki?

zorbalara karşı dik durmayı öğrensin. kimsenin bunların canlarını yakmamasından alıyorlar güçlerini, yoksa hepsi ayrı korkak.

judo, aikido falan da işe yarar. kimseyi dövmese bile özgüveni olur.

bence birgün okula gidip o çocukları biraz şıkıştırın, korkutun, bağırın çağırın. öğretmenle ve müdürlede konuşun gözlerini korkutsun mesela müdür çağırsın okuldan atılacaklarını söylesin, öğretmen ceza versin, sıfır verdiğini söylesin devam ederse tek ayak falan cezası versin okkalı ama.

babası o iki çocuğun gözünü korkutsun.

Bizim hizmetkarımız olacaksın yoksa okul bitene kadar her teneffüs tependeyiz diyorlarmış. Rehber öğretmen ilgileneceğini söylemişti ama değişen birşey yok.Örnek Kolejine gidiyor Çengelköy' de.Yarın müdüre hanımla konaşacağım. Bir çözüm bulsunlar.

git döv çocukları,çok net. tabi vur dediysek öldürmene gerek yok,bir iki tane patlat. başka türlü adam olmazlar,bugün yapmazlar yarın yine başlarlar.ama öncesinde çocukların annelerine söyle eğer devam ederlerse böyle böyle yaparım deme.çekinme sakın.ayrıca çocuğu aikidoya göndermek şimdi değil de atıyorum on sene sonra çok işine yarayabilir.şiddete karşıyız vs. de hakedene de salla iki tane.

edit: hocam kolejmiş okul,o zaman önce git başlarına çık müdürün bu nasıl iş diye; hem öğretmenler hem müdür hem de veliler çocuklara baskı yaparsa o zaman işe yarayabilir.ama tek başına sizin konuşmanız çocuklarla bir işe yaramaz bence.

okula gidip öteki çocuklarla muhattap olmak kesinlikle iyi bir çözüm değil. çok uzun süre dalga geçerler. yine babanı mı çağıracaksın vs şeklinde. müdüre öğretmene diğer çocukların velilerine tepkinizi gösterin ama çocuklara yaklaşmayın.

şimdi öğretmenin olmadığı sırada oluyo bunlar, nöbetçi de olsa öğretmen superman olmadığı için her çocuğa aynı anda müdahele edemez. ancak diğer cocukları caydırıcı önlemler alabilir. alması için ısrarcı olabilirsiniz.

akran zorbalığına girdiği için muhakkak okulda varsa rehber öğretmenle görüşmelisiniz

böyle tipler biraz ağırdan aldığı için milli eğitim seçeneğini aba altından gösterebilirsiniz.

çocuğunuza böyle olayların hayatın parçası olduğunu ama yaşanmaması için elimizden geleni yapacağını söyleyebilirsiniz.

baktın olmuyor diğer çocukların ağzını burnunu kırdıktan sonra çocuğu o okuldan alabilirsin.

öğretmen, okul yönetimi ve veli işbirliği ile çözüm bulunmalı. birlikte yani, ayrı ayrı olunursa yetersiz kalınabilir. okulda zorbalık yapan öğrenci ciddi bir sorundur. okullarda yüzlerce öğrenci var, nöbetçi öğretmen ise birkaç tane. her öğrencinin başında asker gibi nöbet tutulması mümkün değil. nöbetçi öğretmen olayı görse müdahale ederdi eminim. dediğim gibi işbirliği lazım çözüm için. siz, zorbalık yapan öğrencilerin velileri ve öğretmenleri, çocuğunuzun öğretmeni, okul yönetimi, rehber öğretmen birlikte hareket etmeli.

yahu devlet okulundan değil, bir de kolejden bahsediyoruz. kıyameti koparırdım ben olsam. çocuklarla muhattap olmanız hiç yakışık almaz. yönetimi kıpırdatmanız lazım.

spor yapsın dayansın proteine tosuncuk gibi olsun ya da salla toplanıp çocuğun babasını dövelim :D

ben küçükken çok iri bi çocuktum ilkokul bire giderken milleti kandırırdım 5 e gidiyorum diye herkez inanırdı, günün birinde yine ilkokul 1 de 1 tane zibidi üst sınıflardan bana musallat olmaya başladı geliyo vuruyo kaçıyo vuruyo kaçıyo 2 3 gün öyle oldu, sonra bi gün burnuma vurdu burnum kanadı, akşam oldu eve gittim surat bi karış, halam sordu ne oldu diye. dedim böyle böyle birisi bana hep bana vuruyo vuruyo.

halam dediki aaa safmısın sen? elini şöyle(yumruk) yap, ağzının ortasına patlat bitane dedi. ertesi gün gene o çocuk geldi halamın dediğini yaptım, eleman kıç üstü oturdu yere sonra ağlaya ağlaya kaçtı.

farkettim ki kavgadan falan pek hazetmediğim için daha önce bu şekilde kendimi savunmayı bilmiyomuşum.

aynısını tavsiye ederim, göster ne yapacağını nereye nasıl vuracağını.

burada iri olduğumu şundan belirttim, emsallerime göre bir çok çocuktan güçlü olmama rağmen, ne yapacağımı bilmediğim için yiyomuşum sopayı.

corazon valiente +1

çocuğun hayatı boyunca özgüven meselesini eetkileyecek bu durumlar en kısa zamanda önlem alın gerekirse çingenelik yapın cıngar çıkarın -ki hakkınız yönetim ve ailelere karşı tepkinizi koyun. yoksa durum devam eder.

çocuklarla gidip sizin konuşmanız bir işe yaramaz hatta eski çocuklar anadan babadan çekinirdi, şimdiki çocukların şımarığı sakız gibi, giderler annen geldi, baban geldi vs. konuşurlar. babam bana biri sana vurursa ağzının ortasına bir tane geçirmekte özgürsün dedi. ne aikido öğrendim, ne de boş yere insan dövdüm ama bize küfreden çocuğu duvara yapıştırıp özür diletmiştim (kız evladım bu arada ben). ayrıca gerekirse müdüre şikayet edin o öğretmenleri, resmen göz yumuyorlar.

Öncelikle geçmiş olsun, atlatılır bu dönemler de canınızı sıkmayın.

Benim kardeşimle aramda 8 yaş var. Kızız ikimiz de. O ilkokul 2 deydi ben lisedeyim. Aynı kolejdeydik. Bi gün ağlaya ağlaya yanıma geldi abla bi çocuk kafama sürekli silgi atıyo, kalem pisliği atıyo diye. En üst kattan en alt kata sınıfına uçtum adeta. Dedim çabuk göster o çocuğu kimmiş o! Çocuk altına yapacaktı öyle bi girdim ki sınıfa. Bi tuttum yakasından irimence dombili bişeydi, dedim bi daha bu kız seni şikayet etsin bana seni baban gelse elimden alamaz, yakınlarında bile dolaşmayacaksın anladın mı lan dedim. Bi daha ne ses vaaar ne bişey. Arada bir de devriye geziodum kardeşimin sınıfının önünde :) Ne öğretmenin haberi oldu ne bişey. Diğer çocuklara da gözdağı olmuştu. Ben mezun oldum gittim kardeşim o güvenle hala o okulda :)

Okuldaki başka bi çocuğun korkutması öğretmenden müdürden daha etkili bence. Hem sizinki aikidoya başlasın, hem okul yönetimiyle görüşün, hem de bulduğunuz yerde tartaklayın bence. Bazı yerlerde mecbur kalıyo insan. Sizinki dayak yerken iyiydi sanki. Hakediyolar bence.

bu da alakalı bir video: www.youtube.com

siz olayı nasıl çözerseniz çözün de, kendini ezdirmemesini bir şekilde öğretin. her an koruyamayacak olmanız bir tarafa, özgüven sahibi olmak hayatın her alanında faydalı olacaktır.

oha çocuklara bak şimdiden kabadayılık işlerine girmişler. hocalara söyleyin böyle giderse o çocuklar liseye geldiklerinde hocalarını da çeker kenara.

dövüş sporu öğretecekseniz o aikodo olayını geçin; krav maga, kick box, muay thai, boks gibi şeyler yapsın. daha 7 yaşında ama bunun sonrası da var.

yukarıdakinin fikri de hoşuma gitti, üst sınıflardan çocukları alın gezmeye götürün mesela. harçlık verin dondurma alın artık o yaştaki çocukların hoşuna ne gidiyorsa. sizinki ile arkadaş olsun. gerisi kolay.

la bütün sözlükçüler kendilerini bulmuş hikayede heralde cevap yağmuruna tutmuşlar :)

en iyi yol sizin çocuğun babası o iki çocuğu karşısına alıp eğer bir daha bu çocuğa en ufak bir kötü davranışınız olursa ebenizin hörekesini gösteririm minvalinde bağırarak korkutsun. zaten 7 yaşındaki çocuklar ağlayıp tırsarlar.

pasifist bir baba olarak dogrusunu yapiyorsunuz.
once mudure gidiliyor, durum aciklaniyor, geregi yapilmassa ben yaparim seklinde tehdit ediyorsunuz (ne yazik ki turkiyede bagairmadan cagirmadan bi is yurumuyor)
piclerin annelerini babalarini, hocalarini da yazili olarak uyariyorsunuz(bir kopya da kendinize yapin, ilerde kullanmak uzere) psikolog tavsiye ediyosunuz.
butun bunlara ragmen bullying devam ediyorsa bakanliga basvuruyorsunuz mufettis rica ediyorsunuz.

aikido'ya felan vermeyin. hic bir sorun kavga ile cozulmez. bu gun cocugunuz cevap verirse, ertesi gun picler cogalip saldirirlar. siddet siddeti dogurur.
cocugunuzu doven picleri de cok suclamayin, onlarin boyle olmasinin sebebi annesi babasi. herhalde siddetli kavga var evlerinde, picler de sizin cocugunuza kanalize ediyor. olan sizin evladiniza oluyor.

ha bi de bu olay kolejde oldugu icin, sozlesmenizi bir okuyun; sirf cocugun okul icinde vucut butunlugunu koruyamadiklari icin dava durumu var.

adres ver gelelim.

yirtik foto; pasifist bir anneyim:)Arkadaşlar Evimizde sorunlar demokratik bir şekilde, konuşarak çözüldüğü için çocuk şiddete yabancı evet.Sonsuza dek oğlumun yanında olamayacağım için, bir şekilde bu tür zorbalıklarla başedebilmesini öğrenmeli. Gidip okulda cıngar çıkartamam ama ciddi bir şekilde, artık bu konuya eğilmelerini ve çözüm getirmelerirni isteyeceğim.Sonuçta evlatlarımızı onlara emanet ediyoruz.Özgüveninin gelişmesi için bir danışmandan yardım almam da gerekebilir ama o çocuklarında rehabilite edilmesi gerekli diye düşünüyorum.

insanlar gözleri korkutulmadan uslanmazlar. çocuğun babası veya abisi varsa gitsin o iki çocuğa bağırsın korkutsun. çocuğunuz biraz daha büyüsün lisede falan bodybuildinge verin. güç, bir erkekte her zaman işe yarar.

oldu o zaman, herkes birbirine silah ceksin guc gosterme bakimindan. hepimiz kasli hayvan gibi olalim kadin erkek. bu mantikla, insanlar hep coplaniyor, kadinlar hep dayak yiyor vs vs.

anne dogruyu yapiyor. sorumluluk almak istemeyen hoca mudure sikayet edilmeli filan.

edit: kendi cocugum olsa da elimden gelecek bir sey yok. baskasinin cocuguna el kaldirdigim anda zaten kanunlar karsinda suclu konumuna duserim.

Kişi başına düşen miktarda böyle. Luksemburgun çoğunluğunun ofis vb. olduğu, insanların ekseriyetle çevre ülkelerden geldiği ve kendi nüfusunun da az olduğu düşünülürse buradan kaynaklanıyordur diye düşünüyorum.

Gayri safi milli hasılaları yüksekti ondandır.

verilen sayı kişi başı olmasından dolayı. milli gelir yüksek, tarıma dayalıdan çok ofis işleri çoğunlukta vs.

kişi başına demişsinde ondan, genel olarak düşünme :) he dersenki kişi başına niye bu kadar kullanıyorlar birey olarak, paraları varda ondan :)

sonuçta o caddeden 100 kişi geçse de aynı ışıklandırma yapılıyor, 10 bin kişi geçsede

ikinci sirada verilen cevap dogrudur.

luksemburgun yerlesik nufusu 10k diyelim, cevre ulkelerden gelen calisanlarla gun icinde 100k oluyor. dolayisiyla hayvani bir tuketim var, fakat istatistiki hesaplama yapilirken sanki o harcamanin tamami sadece 10k kisiden cikiyor gibi hesaplaniyor cunku "kisi basi" harcama.

ayni sekil neden kisi basina dusen milli gelir bu kadar yuksek sorusuna da cevaptir. uretim 100 birim tarafindan yapiliyor, hesaplama ise sanki o uretim 10 birim kisiden cikiyormus gibi yapiliyor. hal boyle olunca sanki luksemburgun kus kadar nufusunun her biri milyon euro sahibi gibi gorunuyor.

sıçtık.

niyelerinin cevabı da islam.

hiç dönme hacı sen buralara.

bence sıçtık.
yurtdışından aldığım burs tekliflerini kabul etmeyip ülkede kalan aklımdan şüphe ediyorum. en azından akademi sıçmış vaziyette, ülke sıçalı oluyor biraz. daha iyiye gideceğini düşünmüyorum ama daha kötüye gidebilir.

sıçtık

nerdeysen benide al

ohoo geç kaldın,

sıvıyoruz.

bence de sıvıyoruz. dünyanın gelişmiş kısmına göre çok çok gerideyiz, fakat şöyle de bi durum var, dünyanın geri kalanına göre çok çok ilerideyiz. o yüzden çok da karşılaştırmamak gerek.

ya olaya bak. bunu da şimdi gördüm. umarım melih gökçek'in gerçek twitter hesabı değildir bu.

twitter.com

ulan ülkemi çok seviyorum, ziyarete şu kadar kaldı diye gün sayıyorum ama böyle şeyler de olmaz arkadaş. bunu diyen devletin en üst kademelerindeki biri. nasıl oluyor ya? ben burda işletme okuduğum halde ilk yılımda bilim dersi almak zorundaydım ve içinde evrim teorisi de vardı. hoca da defalarca dedi "bilim zaten hiçbir şeyi kanıtlamaz, bilimin amacı bu değil" diye. biz de güzelce öğrendik dersimizi. e bu hoca görse bu ülkede böyle üst düzey bir adam bu lafı diyor, götüyle gülmez mi bize?

lanet olsun. iğreniyorum.

sıçtık.

nedeni asla İslam değil.

İslam nedir desem kaç kişi cevaplayabilir?including me brotha.

sıçtık, ama şamanist kalaydık sıçmazdık. ulan arkadaş mallık parayla değil ya..

Elhamdülillah sıçtık.

@aband0ned hangi düzgün ülkede, ülkenin bilim kurumu evrim kitaplarını basmayı bırakıyor ve dolaylı yoldan sansür uyguluyor ya da üniversite rektörü okula ayrılan ödeneği cebe cukka yapıyor bi söyle hele? eğer kendini doğudaki gelişmemiş ülkelerle kıyaslayıp da söylüyorsan bunları zaten baştan kaybetmişsin sen yapcak bir şey yok.

sıçtık, tek nedeni islam demek ne kadar yanlışsa nedeni asla islam değil demek de o kadar yanlıştır bu arada. gerçek islam diye tutturmasına gerek yok kimsenin, ne olduğunu bilmiyoruz demeye de...

bu ülkede kabul edilen genel islam anlayışı nedeniyle birçok şey yapılıyor, ya da yapılmıyor, çok büyük bir etkisi var.

sosyal yanını bir kenara bıraksan maddi yanı var. diyanetin devasa ve gereksiz milyarlarca liralık bütçesi olmasa(burada islam değil, komple bütün dinler için söylüyorum. hristiyan olsa bu ülkenin çoğunluğu bu sefer de cami kadar kilise olurdu...) birçok alanda çok daha rahat bütçe ayrılırdı. bu akp başta olmazdı vs.vs. çok şey değişirdi.

daha kötüsü olamaz mıydı? belki olurdu, ama ben sanmıyorum...

en büyük sebeplerinden birisi islamdır, birçok diğer sebebi de islam'ın sonucunda oluşmuştur.

----
bu konuyla alakalı olmakla birlikte özellikle jpsartre ve fatihdr nickli kullanıcıların cevaplarına karşı yazılmıştır.


islam olmayınca otomatik şaman oluyoruz zaten biz... ulan arkadaş mallık parayla değil ya...

(bkz: ve beyin koşarak uzaklaşır)

Bahsettigin olaylarin insanlarin gundemini degistirmesine imkan yok.Birak bunlari deprem olsa 50000 kisi olse yine degisecek birsey yok.Ulkede cok guclu bir dezenformasyon var.Nemalanan kesim icin her sey zaten gulluk gulustanlik.Geriye kalan genis kesimler zaten ekmek davasinda.Muhalifler desen hapise dusersem korkusunda

bir de tüy diktik.


ama diyeyim ben size, ikinci yorumunuza ilişkin bir turnusol kağıdı olarak i.melih gökçek'in yorumu umudunuzu kırmasın. adamın kapasite zaten belli. iddiasına göre üniversite mezunu olup da pazarda yumurta satarak belediye başkanlığına yükselegelmişliğini gönençle kendinden iş isteyen gençlere iş beyenmiyonuz, sonra da işsizlik var diyoonuz tarzı bir şuursuzlukla ifade edebilen bir şaşar beşer o. sizi asıl korkutan, inciten, endişelendirmesi gereken adamın her attığı tıvite şakşakçılıkla meksika dalgası yapan kafası güzel güruh olmalıdır. buradan da sizin demeye çalıştığınız bir cümleyle imam (yellenme)-cemaat (dışkılama) ilişkisini ayakları baş olmuş bu zavallı ülkede rahatlıkla görebilirsiniz.

diğer konu olarak da tübitak'ın da elbet kimlerin elinde olduğuna dikkat etmek gerekir. hatırlatma babında:
(git:www.cnnturk.com)

diğer bir mevzuat da , bir ülkede ekonomik olarak birilerini yoksun ve yoksul bırakırsanız ki gücetapan bir toplumuzdur, senelerdir bu fasit daire böyle işlemektedir, boruyu öttüren elbette güç odaklı bir hükümettir. burda çalan çırpan eşşoğlueşektir demek isterdim ama o da çokça pohpohlanır ki babadan oğula geçmemesi gereken bir bulaşıcı virüs olagelmiştir hep. ekonomik olarak ilikleriniz sömürülüyorsa eksilen yere en güçlü itici güç konması gerekir, buraya da inanç sistemini boca edebiliriz. oysa yaşar kemal hep isyan etmiştir, hep duyarım söyleşilerinden: yoksulluk bizim kaderimiz midir diye...

sona gelirken, ileri demokrasimizin patlamış frenine bir çözüm bulunması için içtenlikle dua ederken,canımız ülkemizin açlık-tokluk-yoksulluk derdiyle bitap düşmeyen büyük bir çoğunluğu kalkındırabilirsek, o zaman bu ülkede normal (ne ileri ne geri )demokrasi de oluuur, insan hakları da oluuur, basın özgürlüğü de oluuur, hazımsızlık sorunundan sağa sola saldırıp zırvalamayan başbakanınız da oluuur, o istesin ben cam bile silerim demeyen aklı başında, işini yapan evropadan sorumlu bakanınız bile olur.

son söz olarak: siz uzaktasınız ki şanslısınız bir bakıma, bu ülkeden bir an önce defolup, bakınız yineliyorum defolup gitmek isteyen bir grup insanın ve tüm bu olanların,bunların derdinden kurdeşen dökmüş diğer insanların da nasıl cenderelerde boğulduğunu, mengenelerde ümüklerinin sıkıldığını, nasıl kurdeşen döktüklerini varın da siz düşünün efendim. selametle.

bankalarda çalışanların hepsi finans, iktisat falan mezunu. dolayısıyla kendilerini üniversitede yetiştiriyorlar :)

@secilmis uye: evet haklısınız, alaylı borsa uzmanı olmak için diyelim o zaman

borsa kursu diye birşey hiç duymadım bu yüzden bir kaynak kitap edinmen lazım. ama hangisi bilmiyorum bir yazan çıkar belki. ya da internet üzerinden bulabilirsin. bence bir an önce çok küçük bir parayla 1000 tl ile mesela bir bankadan borsa hesabı açtırıp girin bu işe, anca öyle öğrenirsiniz. şirket haberlerini ve siyasi durumları iyi takip edin. ona göre hafif hafif al satlar yapın.

üniversite mezunuysan sınavsız açık öğretim hakkından faydalanıp iktisat okuyup bu alanda kendini geliştirebilirsin, elinde belgen bile olur.

Borsa'da başarılı olmak istiyorsan Teknik analiz olayını çözmelisin.

ali perşembe dostum, aradığın adam bu. kafam kadar kalın kitapları var, teknik analiz vb. gibi. oku onları ama eğer hiç bir bilgin yoksa bu konuda ağır gelebilir.

"her uzman borsada uzun vadeli usulüne uygun yatırım yapın diyor ama kimse bunun nasıl olacağından bahsetmiyor"

elcevap : kendileri de bilmiyorlar. aracı kurumların bültenlerini oku. hsbc iş yatıırm yapı kredi vs .günlük olarak.

(bkz: vob)

vadeli opsiyon borsasinda borsa yukselecek diye dusunuyorsan long, dusecegini dusunuyorsan short pozisyon alirsin.

tahminin gerceklesirse kazanirsin.

diyelimki vodafonun hisseleri şuan 10 TL sen gün sonunda ya da belirlenen vade süresinin sonunda bir tahmin belirliyorsun. diyorsun ki bu hisse gün sonunda yükselir 10,23 olur bu long ya da artar da denir. ya da diyosunki 9,98 olur buda short tur.

@seçilmiş üye

long olmak bir enstrümanda uzun pozisyonda yani taşıyor olmak demek. vodafone örneğinde hesabına almışsan long sun ama açığa sattıysan ( future/vob da short olduysan ya da put opsiyon aldıysan) shortsun.

düşerse para kazanırsın.

puding :P

puding +1

sütlü irmik ?

şu dr oetker'inkiler olmaz mı mesela?

hani böyle pötibörlü bişey oluyo ya üzerine çikolata gibi bişey dökülüyo. kızlardan biri anlatsın onu yap. ama soğuk olsun, mis.

puding pek olmaz sanki o kadar da düşmedim :D irmik için tarif alabilirim. oetker olabilir sahiden, evet kızlar anlatın şu pötibörlü şeyi tarif lazım bana ölçü lazım :)

piramit pastası

www.meleklermekani.com

coook guzel bir olay bu, bence cikolata sosu olmadan daha lezzetli oluyor.

çikolatalı puding yap önce, sonra bi tepsiye bir kat petibör diz, üzerine puding, üzerine bisküvi, üzerine puding derken 4-5 kat yapıver bundan. en son katın da pudingini sürüdkten sonra, muz dilimleriyle falan süsle, soğusun. basit ama güzel oluyor. bir de mozaik tarifleri var, onlara bak istersen netten.

tiramisu da çok kolay.

muhteşem bir tarif vericem.İster çizkek usulü yap.İster mozaik.
kolay diye mozaiği anlatıyorum.
2 kutu eti kakaolu(kare) bisküvi. Her kata bir paket. Bisküvileri süte bandır;folyooya ser.Krema,bisküvi,en üste muz.Kenarlardan tutup piramit şeklinde birbirine yapıştırın iki tarafı. Buzlukta 1-2 saat beklesin.

Krema;çok önemli.400 gr Tuzsuz kaşar loru.(Marketlerde genelde olmaz; peynircilere sorun.Tatlıda kullanacağınızı söyleyin)+süt+şeker+katı yağ. Mikserle soğuk soğuk çırpıyoruz. 20 dakika kadar.

mmm afiyet olsun.

jimjim in tarifini verdiği lor pastası çok güzeldir, benim aklıma da miskokular-nesrin.blogspot.com geldi zahmetsiz deyince.

Yukarıda bir arkadaşın daha tavsiye ettiği halley tatlısı müthiştir gerçekten. ama tek kötü tarafı buzlukta bekleme süresi işte...

Sütlü irmik tatlısı da yapabilirsiniz, o da çok pratik ve nefistir.
www.nefisyemektarifleri.com

-hurma ve hindistan cevizini ezip karıştırıp buzdolabında beklet biraz.

içine fındık, ceviz, kakao, elma rendesi, muz, havuç vb koyabilirsin damağa ve malzemeye göre :)

(şekil sana kalmış)
(hurma kuru ise ılık suda biraz bekletmek gerek)
(rondo yok ise çatal kaşıkla eziliyor

bu kadar.

irmik tatlisina portakal kabugu rendeleyin acayip farkediyor.

yoğurdun içine şeker :D

ne demek istiyosun?

edit: "gitme zamanımız gelmiş" demek istiyorsan "it's time to move" olur.

gitme zamanımız gelmiş gibi bişey demeye çalışıyor kardeş.

1.si

taşınmanın zamanı geldi mi diyorsun ne diyorsun

bence daha anlamlısı:

it is time to move (harekete geçme zamanı)

O dediğinizi elbette biliyorum. Hiçbiriniz mi bu şeklini duymadı arkadaş? Sanırım 2. söylediğim doğru, öyle gibi geliyor.

hacı duyduk tabi, 1. doğru.

bilmiyorsan bir kalıp doğru mu yanlış mı, google a yaz.

katil dogru söylemiş.

birinci doğru. it was about time we moved olması gerekir.

katil uşak haklı. move yanlış.

bu kullanımda v2 hali doğru.

"it's about time we moved"

ayrıca 1. doğru diyip de "move" yazanları anlamıyorum, kafanız mı güzel olum? 1'de move, 2'de moved var.

1 doğru arkadaşlar. güzel kardeşim, yapma, etme.

www.britishcouncil.org

bakın bakalım move mu moved mu. hala 1 diyosun douchebag, sen yapma etme =)

güzel kardeşim anlamı farklı bunların. neyse yahu.

Abi nasıl farklı aynı işte.

Ben aramayı bilmiyorum demek ki. Benim arayışımla çıkmadı böyle şeyler :(

anlamı mı farklı?

aynı anlamda kullanılmış ancak bu yapıda "move" hatalı bence. move olanın anlamı nedir peki?

Yok ki anlamı, yanlış o anladığım kadarıyla.

simrug zaten present bir kullanım yok ki? cevabında sanki öyle bir ihtimal varmış gibi olmuş da.

bu akademik araştırmayı bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim.

roads dibs!

olm bunu utanç anıtı diye bırakıyorum ve devam ediyorum

no surprises ve idioteque diyorum

street spirit

www.youtube.com

lotus flower

bir de tthom'un solo parçası var hearing damage.

benim ilk üçüm:
1. Reckoner
2. I might be wrong
3. Where I end and you begin

(bkz: pyramid song)

Şunlara da bakabilirsiniz:

www.eksiduyuru.com

www.eksiduyuru.com

bu aralar jigsaw

www.eksiduyuru.com

hunting bears
www.youtube.com

Pulk/Pull Revolving Doors
www.youtube.com

(bkz: idioteque)

Hepsi güzel. En güzelleri dersen de Jigsaw Falling into Place, Reckoner, Fake Plastic Trees, High and Dry, Lucky, No Surprises, Nice Dream, Karma Police, Talk Show Host, I Might Be Wrong, Street Spirit, Knives Out, There There... neyse uzar gider böyle bu.

çocukluğumdan beri çok severim. there there www.youtube.com

www.youtube.com

Weird Fishes
Nude
Reckoner

istediğin alanlar senin mezun olduğun bölümden öğrenci kabul ediyorsa neden olmasın, o bölümde yüksek lisans yapabilirsin. doktorana da aynı şekilde devam edersin. araştırma görevlisi derslere giremez normalde, hocaları, dersleri asiste edersin, bilimum idari işleri falan yaparsın. yine bu süreçte yayın yaparak yavaştan akademik hayatına da yön vermiş olursun. doktoran bittikten sonra da uzmanlık alanına göre derse girersin ama bu çalıştığın üniversiteye göre de değişebilir.

vereceğin dersler (vakıflarda) tamamen okul yönetiminin kafasına göre veriliyor. evet yanlış duymadın psikoloji ve siyaset hocalarımız alan dışı, dersler ne sıkıcı geçiyor bir bilsen çünkü onlar da birşey bilmiyor hayatlarında sadece ünide ders olarak görmüşler. kriter bu olabilir ünide ders olarak görmek

Hayır.

kalan 5 soru doğru mu boş mu?

@check o 5 soruyu başka birinden baktım.

4 şık mı var?

zor.

cikar cikar. takma kafana. mantikli salladiysan raad ol genc.

kalan 5 soruyu doğru kabul etsek, 15 sorudan 5 doğru çıkması lazım.

%17 ihtimalle 5 doğrun çıkar.
%9.5 ihtimalle 6 doğrun çıkar.
%4 ihtimalle 7 doğrun çıkar.

ortalama % 32-33 ihtimalle en az 5 doğrun çıkar.

kalan 5 soruyu başka birinden bakman, salladıklarının yanında doğru olabilitesi daha yüksek bence. sallamaktan iyidir yani o 5 doğruysa 15 tanedende 5 tane çıkabilir etti mi 10?

çıkar çıkar..Bir keresinde hepsini saladığım sınavdan 80 almıştım.her zaman vardır bir ihtimal.

senin çözdüklerin arasında olmayan şıklardan birini (örneğin b) 15 soruada a işaretlersen, belki.

her ulke icin farkli duzenlemeler var, siz de duymussunuzdur, mesela almanya cifte vatandasliga bile izin vermiyor, sec birini diyor, fakat mesela soyle dusunun, ben a ulkesindenim, esim b ulkesinden c ulkesinde cocuk dogurduk, d ulkesinde de yasiyoruz buradan en az uclu vtandaslik dogal olarak cikiyor, ki bunlari pratikte yasayan arkadaslarim var. olabilitesi var ama yani sizin bakmaniz gereken o ulkeler icin sepesifik olarak sormak...

mavicorapın dediği gibi ülkeye göre değişir.
ve yine ülkesine göre değişmek üzere evlendiğin an vatandaşlığa geçmezsin. oturma iznin olur. belli bir süre (çoğunlukla 3 yıl oluyor.) evli kaldıktan sonra vatandaşlık hakkın olur.

bahsedilen ülkeler çek cumhuriyeti ve abd

hacılar zaten ana baba farklı vatandaş çocuk başka ülkede doğmuş olayında üç vatandaş oluyor biliyorum ben bu olasılığı soruyorum. kişi çek vatandaşı olmuş varsayalım abd ye gidip evleniyor orda da vatandaşlık alabiliyor mu

turk+cek+amerikali diye soruyorsan kesin olarak emin olmamakla beraber hem turkiye hem amerika vatandaslik konusunda oldukca esnek ulkelerden buyuk ihtimalle uclu vatandaslik alabilir bu kisi...

bu y yerinin yasalarına bağlı, örneğin eskiden almanya çift vatandaşlık veriyormuş ama artık vermiyor. y yerinin yasalarını araştırmalısın y vatandaşı olmak için bütün vatandaşlıklardan çıkmalı mıyım yoksa başka vatandaş olsam bile kabul ediyor mu? çift vatandaşlık veren ülkeler diyelim ki 10 tane ülke dünyada 10 ununda vatandaşı olabilirsin. çift kelimesine takılma. ama her ülke farklı bunun için abd(sanırım abd kabul ediyor), çek cumhuriyetine bakman lazım cek vatandaşı olma durumlarını.

ama seninki evlilikle ilgili bir durum olduğu için alabilirsin
mesela anne fransız, baba amerikan, oğlu ingilterede doğmuş, bu çocuk 3 vatandaşlık alabiliyor.

60larda bir herif getiriyorlar amerika'dan adını unuttum..ve kalite'nin kanunlarını çatır çatır yazıp veriyor japonya'ya onlarda bunları uygulayıp dünyaya kabul ettiriyorlar..

tabi adam geldiğinde neredeyse tüm japonya'yı eline veriyorlar herifin..japon devlet hazine anahtarını veriyorlar..

zaten ''kalite'' konusunu incelersen çoğu şeyin japonca olduğunu görürsün..

en leş,basit,geyik anlatımıyla böyle..

amerikalılarla tanıştıklarında (öncesinde batıya çok kapalı bir toplum) amerikalılar ve diğer avrupalılar filan bunları aşağılıyor, çıplak, maymun, ilkel diyorlar. bunlar da agresiiiif, kompleksliiii, beyaz adamdan üstün olduklarını düşünüyorlar, bu aşağılama ağır geliyor. eh tabi kendi tarzları bu yabancılara 'köylü' gibi geldiği için beyaz adamla beyaz adamın silahları ve kurallarıyla dövüşebileceklerini kısa zamanda anlıyorlar, bu yönde aynı atatürk gibi batılı ama batıdan bağımsız gelişim gösteriyolar. badem gözlülerin allahı para bunu da güzelce öğreniyorlar öyle ki gün olmuş devran dönmüş, gidip amerikanın önemli bazı simgelerini satın almışlardır rockefellar binası vs gibi. bozkurt güvenç'in japon kültürü kitabında herşeyi bulabilirsin.

hatta bunu da diyeyim. hiragana denilen alfabe de bu tanzimatlarla birlikte getirilmiştir. bu alfabe ile sadece yabancı kelimeler yazılır, böylece hangi kelimenin kökeni japonca hangisininki ybancı bir bakışta anlaşılır, dil temiz kalmıştır.

japon modernleşmesini okumanız lazım. bizdeki tanzimat gibi onlar da bir değişime girişiyor. tabi daha başarılı oluyorlar.

2. Dünya savaşından sonraki dönemle ile ilgili bildiklerim şöyle: Atom bombası felaketinden sonra Amerika Japonya'ya inanılmaz bir yatırım yapıyor. Bu sayede Japonya yeniden ayağa kalkıyor..

(bkz: meiji restoration)

okuyunca her soruya cevap bulacaksiniz

Tabiki İngiltere ve Amerika'nın destekleriyle

en.wikipedia.org

lan adam 20. yüzyılın başında diyor, hepiniz 2. dünya savaşı sonrasından bahsetmişsiniz.

Andrew Marr History of the World'de anlatıyordu bunu. yanlış hatırlamıyorsam japonya 3 yüzyıl dışa kapalı olarak takıldıktan sonra, ingiliz bi eleman geliyor, danışmanlık falan yapıyor, her bişeyi öğretiyordu. "yeter beyler bu kadar, ben kaçtım" diyince de ingiltere'ye geri dönmesine izin vermiyorlardı. hatta bunun gibi bir sürü adamı daha davet edip, onlardan da öğreniyorlardı.

ahahah ulan az önce hatun aynı geyikten bana laf sokuyodu. adamın içinde olcak bilader. olmayınca olmuyo. siktir et. hayat bize güzel boşver.

özellikle ciddi sağlık sorunları yaşayan insanlar tedavi süresince ciddi para ihtiyacı duyuyorlar,umarım böyle bir problemle karşılaşmazsın.ayrıca ilerde aile kurmak istersen çocuklarının en iyi imkanlara sahip olmasını istersin.bence sen şu para kazanma hırsını bir daha düşün.

bu halinle mutluysan daha iyi olabilir. biriktirmek istiyorsan borç yiğidin kamçısıdır, kredi çek bankaya vadeli hesaba yatır. sakın dokunma ama. taksitlerini çalışarak ödemek zorunda kalırsın.

çalıştığın parayı direk bankaya yatır, kredi çekme boşa faiz verme keriz misin diyen olur, ama öyle hırs yapabileceğini zannetmiyorum. atalarımızın dediği gibi yiğidin kamçısı borçtur, tasarruf, birikim değil.

hayatım boyunca hiç taksitle bir şey almadım. hiç kimseden borç almadım. çok borç verdim. ama istemedim kimseden. hiç kredi kartı kullanmadım. şimdi istesem 10 tane çıkarırım ama hep reddettim.

alışverişlerimi herşeyimi bankamatikten yapıyorum. param varsa çıkar en kralından herşeyi alırım. hiç paraya acımam.

annem her defasında diyor. parana sahip çık. ileride lazım olacak. kötü olur filan. tabi yine harcıyorum ama doğru söylüyor.

@ankesorlu telefon

valla bro böyle gidersek işler yaş söyliyim :) yani bi yerlere yatırım yapmak lazım. daha çok kazanmak lazım ama hiç istek yok içimde.

abi ayıptır sorması ne iş yapıyon? hayran oldum.

@imojeen

anneme verdim biraz. birazda bi işe yatırdım. annemden para istedim bi ara vermedi :) annem parayı iyi saklıyor ama ona para vererek kendi kuyumu kazıyorum. evlendirme niyetinde. para filan olunca dikkat ettim zorlamaya başladı biraz. o yüzden vermiyorum bende.

hiç tavsiye etmem, hep mutsuz oluyorsun kendimden biliyorum. bu arada ne iş yapıyorsun nasıl alınıyor o en kral ev araba? :) günde 1000TL getirisi olan iş nedir?

altin gununun basit versiyonunu yapabilirsin, hep gorustugun insanla anlas, mesela ayda bir haftada bir bulusun, o sana bir altin hediye etsin sen ona bir tane, basit ama iyi bir para biriktirme yontemi, baskasina verecegin icin ertelemezsin, altinida bozdurmazsin, her bulusma da sosyallik icin bir bahane olur. icmeye gidersin , tiyatroya gidersin, iyi olur.

arkadaş bir şeyi de abartmayın. ev almak nerden çıktı? 5000 tl çek koy vadeli hesaba dursun. iki senede faizi taş çatlasa 1000tl. yani iki senede 1000tl çıkacak cebinden, 5000 tl biriktirmiş olacaksın? ödeyemezsen çek parayı vadeli hesaptan onunla öde, en fazla 1000tl riske atıyorsun yani.

bi bitmediniz ...

çalışmasından kasıt mesai saatleri dahilinde belli bir ücret ile çalışmak mı? yoksa kadınlar zaten her türlü çalışıyor. en büyük ve önemli işlerinden birisi iyi bireyler yetiştirmek. ev işleri falan filan bunları saymıyorum bile.

soruna cevap değil ama belki ilgini çeker
www.economist.com

arabistan

Suudi Arabistan`da bile kadin magazalarinda calisan kadinlari gordum, o yuzden tamamen yasak olan ulkeleri ben de merak ettim :)

Medine

kadın çalıştırmanın yasak olduğu ülke var mı ki? arabistan'da çalışıyorlar. he kadın-erkek ayrı olabilir o farklı bir durum. ama hiç çalıştırmayan yok sanırım.

hedeflediğin sektöre göre her sektörde çalışma şansın var :)
bankaysa gir bi bankaya, perakendeyse gir bi perakende şirketine, ulaşımsa,lojistikse,teknolojiyse... böyle gider. ama bana soracak olursan herhangi büyük bir şirkette çalışman avantaj p&g, coca cola, hsbc, bp sektör gözetmeksizin bunlara başvur bence

umarim girebilirim deniyecem sansimi :)

daha girme çok erken, boş yere hayattan soğutma kendini, hele izmirde hiç.

iibf bölümlerinden mezun olmuş, büyük şirketlerin üst düzey yöneticisi konumuna gelmiş kişiler ne aşamalardan geçmiş araştırdın mı hiç? ben de araştırmadım bunu araştırmakla başlayabilirsin...
hangi alanda kendini geliştirmen daha yararlı olur bi analiz et...finans, satınalama lojistik, insan kaynakları... vs. işletme mezunu birisi bunlar gibi birsürü departman için tercih edilebilir ama hangisinde yoluna devam eder?
ben finans diye düşünüyorum (uluslarası şirketler de muhasebe ve finans genel olarak birbirinden ayrılmıyor diye biliyorum)
tek bir sektörde faaliyet göstren bir firmada çalıştığını düşünürsek ufkunun biraz daralabileceğini düşünüyorum...bunun yerine mezun olduğunda KPMG DELOITTE gibi uluslararası denetim şirketlerinde çalışmaya başlarsan, burada çalışırken birsürü büyük şirketi denetim sırasında tanıma fırsatın olabilir. aynı zamanda farkın varsa (CEO olma yeteneğine sahip olan birinin diğerlerinden farkı) bunu da çok sayıda farklı şirkette orta/üst düzey yöneticiye kendini gösterme fırsatın olabilir...muhasebe/finas/denetim alanında çalışma hayatına başlayıp 5-6 sene sonra güzel şirketlerde departman sorumlusu/müdürü olarak çalışmaya başlayan kişiler tanıdım...

gercekten de denetim sirketleri cok yardimci olur. Umarim geri donus yaparlar.

Ya her doktor farklıdır tabii de benim arkadaşım yaptırdı çok kötü oldu ya, bi de deviasyon dediler hiç para vermedi o falan da ama berbat yani burnun başlangıcı çöktü falan estetiğim diye 20 m den bağırıyor. Bence devlet özel ayrımından ziyade yapacak doktoru iyi araştırın.

devlet hastanesinde kbb yönünden bir zorunluluk yoksa burun estetiği sgk tarafından ödenmemektedir. işin kalitesi özel ya da devlet farketmez hekimle alakalıdır. burun estetiği konusunda deneyimli hekim bulmak gerekmektedir. fiyat aralığını hiç dert etmeyin çünkü devlet hastanelerinde estetik operasyon için yatak bulma imkanınız olmayacağından özel hastane de opere olmak durumda kalacaksınız. afiyet olsun

1000 tl.

ameliyata göre de artabilir bu fiyat

devlet hastanesindeki doktoru da özeldeki doktoru da sonuçta türkiyedeki üniversiteler yetiştiriyor. bazısı da iyi para var diye devleti bırakıp lüks muayenehanelerde hasta kabul ediyor. yani hastane kısmına çok takılmayın, iyi bir doktor bulun. mesela bazısı burun ameliyatlarında kendini geliştirmiştir, kasap gibi kesip bırakmaz. (ameliyat olduğumu belirteyim ama burun değil)

ampul gibi olur burnun

(bkz: geçen egzozdan yandık ya)

insignia. bana siyah mini kalem etekli, ince siyah çoraplı ince belli bir kadını anımsatıyor.

mini cooper özellikle üstünde siyahlı beyazlı damalı etek varsa

scirocco, audi a5

porsche cayenne

transformers olasım gelmiyo değil arabayı görünce

mehmet ali erbilin ne işi var o fotoda?

www.google.com.tr

Kişi listesi de burada: www.cnnturk.com

Boşuna aramayın, Atatürk yok. Zira Türkler olarak Çin'in tarihinde pek iyi hatırlanmadığımız için de olabilir :)

103 famous faces in one painting

arkadaşım bana bunun tablosunu hediye etti. baskı tablo tabii. 40 tl. isteyen varsa 50'ye bırakırım. ;-

bu zekayla çok kıskanırlar seni, heryerde gösterme bence.

doğru, sonuna kadar destekçinim.

bütün sınav sistemini çözmüşsün tebrik ederim.ayrıca entry-nick.

her sinavdan sonra hangi siktan ne kadar isaretlemisim istatistigi tutar ve boslarimi sallarken az olan siklara oncelik tanirim. aklin yolu bir :)

ahahaha bence iyi be :)

kızı da yakmadın inşallah.

Beyaz atlu birens olacam derken kendini yakmışsın be tolgam.

kendini de kızı da yaktın.

geçmiş olsun. kız çok sövecek sana.

"Bana sorunun cevabini fisildadigin icin tesekkur ederim" olarak da yorumlayabilirler o kagidi. Dua edin de asiri iyi niyetli insanlara denk gelin.

Sınava gidiyosun kaleminde uç yok birader nasıl bir sorumsuzsun sen? Hadi kendine hayrın yok. Ne hakkın var insanlara zarar vermeye?

ya hayır teşekkür etme, olmadı gülümseyerek kafa işaretiyle teşekkür et ya da ne bileyim çıkarken teşekkür et ama insanın aklına gelecek en son şekilde niye teşekkür ediyosun kardeşim..Durduk yere al başına belayı..

yedim deseydin keşke.

ben yapmazdım ama onlar yapabilir. insiyatif meselesi. bence sınavlarda bir daha böyle romantiklikler yapma.

"""ah be evladım yaktın kendini'""" o kağıttan sonra bunu diyen ve sana kopya muamelesi yapan orospu çocuğunun önde gidenidir, benzer tavırlarla zamanında ben de karşılaştım, küçük insanlara büyük yetki verince sınav gözetmeni vs olunca kaldıramıyorlar böyle çekinmeden kopya vs. yazıyorlar...

ufakken matematik olimpiyatlarında katlamalı soruyu düşünemedim kağıdı yırttım ve katlayıp soruyu çözüp geçtim. çart curt seslerine gözetmen geldi durum izah edilince sorun falan çıkmadı.

ama gelip de yaktın kendini diyorsa iş yaş demek. kadının /gözetmenin insafına kalmışsın gibi.

bir de ucum bitti şeklindeki bir sorumsuzluk ifadesini inandırıcı bulmayabilirler. sürekli gülümsemeniz ise hehe nasıl da kandınız ifadesi şeklinde yoklanabilir. çünkü ben biliyorum ki panikle afallayıp izah edip yanmamaya çalışan kişi gülen kişiden daha masum gelecektir bana.

umarım bir şey olmaz. kopya için tutanak mı ne diyorlarsa doldurulan bir form var. size bildirilmesi gerekir ama pek de umurlarında olmuyor. yani kopya muamelesi yapılmış olabilir.